Mekkeli sahabilerden:
HACCAC BIN ILAT
Haccac bin
Ilat'in İslâma girişi şöyle olmuştur:
Haccac bin Ilat, Süleym oğulları
kabilesinden bir cemaatle birlikte, Mekke'ye doğru yola çıktı. Issız,
korkunç bir vadide bulunuyorlardı. Bu yüzden yollarına devam edemediler.
Arkadaşları ona dediler ki:
- Emniyetimiz için bir şeyler yap!
Haydi, geçip gidiniz!
Bunun üzerine kalktı, dolaşmaya başladı.
Hem de, kendi kendine, "Ben ve arkadaşlarım sağ salim dönünceye kadar
Allaha sığınırız" diyordu. Bu sırada bir ses işittiler:
- Ey cin ve insan toplulukları!
Göklerin ve yerin köşe ve bucaklarından geçip gitmeye gücünüz yetiyorsa,
haydi geçip gidiniz! Ancak, Allahü teâlânın ihsan edeceği bir kudretle
geçebilirsiniz! [Rahman 33]
Haccac Mekke'ye varınca, bu durumu,
Kureyşlilerin toplandıkları bir mecliste anlattı. Bunun üzerine
Kureyşliler dediler ki:
- Ey Haccac! Sen de sapıtmışsın. Muhammed
de (aleyhisselam) bu sözlerin, kendine, Allahü teâlâ tarafından
vahyedildiğini söylüyor. Haccac bin Ilat da onlara su cevabı verdi:
- Vallahi hem ben, hem de yanımdaki
arkadaşlarım bu sözleri birlikte duyduk.
Haccac bin Ilat, Peygamberimizin nerede
bulunduğunu sordu. Medine'de olduğunu öğrenince, Medine'ye gidip,
İslâmiyeti kabul etti. Haccac'ın Müslüman oluşu, Resulullahın Hayber'i
fethi zamanına rastlar.
Haccac, Müslüman olduktan sonra,
Resulullahın huzurlarına çıkarak durumunu söyle arz etti:
- Ya Resulallah! Mekke'de birtakım
kimselerde mallarım var. İzin verirseniz, bunları almak istiyorum.
Müslüman olduğumu ögrenirlerse, bana hiçbir sey vermezler.
Resul-i ekrem efendimiz ona izin verdi.
Haccac bu arada şunu da sordu:
- Ya Resulallah, mallarımı onlardan
alabilmek için, belki sizin hakkınızda münasip olmayan sözleri söylemem
gerekebilir. Bu hususta ne buyurursunuz?
Resulullah efendimiz buna da izin
verdiler.
Bir haber var mı?
Kureyş müşrikleri, Resulullahın, Hayber
üzerine yürüdüğü haberini, daha önce duymuşlardı. Haccac bin Ilat
Mekke'ye gelince, devesinin etrafını sardılar. Hayber hakkında malumat
alabilmek için hiç beklemeye tahammülleri yoktu. Hemen sordular:
- Ey Ilat'in oğlu! Hoş geldin. Şu
akrabalık bağlarını kesen kişi hakkında sende bir haber var mı?
Hz. Haccac cevap verdi:
- Söyleyeceklerimi gizli tutmak
şartıyla, evet...
Bunun üzerine müşrikler söz verdiler ve,
"Haydi ne oldu, bize hemen anlat" dediler.
Haccac da müşriklere; Hayberlilerin savaş
hususunda çok mahir olduklarını, Müslümanların daha böylesiyle
karşılaşmadığını, Hayberlilerin, Arap kabilelerinin de yardımıyla on bin
kişilik bir ordu topladığını, Müslümanların müthiş bir hezimete
uğradığını, Muhammed'in de esir edildiğini, Hayberlilerin Muhammed'i
Mekkelilere teslim edeceğini" söyledi.
Kureyş müşrikleri bu habere çok
sevindiler. Fakat Haccac'in Müslüman olduğundan, onların haberleri
yoktu.
Hz. Haccac bin Ilat, Mekke müşriklerine,
aslı olmayan bu parlak müjde haberini verdikten sonra, onların sevinçli
ve memnun durumlarını fırsat bildi. Onlara, “Mekke’deki alacaklarını
toplamak için kendisine yardımcı olmalarını, mağlup olan Müslümanların
mallarını, başka tüccarlar gidip satın almadan önce, hemen oraya varıp,
kendisinin alacağını” söyleyerek, onların vasitasıyle, alacaklarını ve
orada bulunan mallarını topladı. Mekke’deki zevcesine de aynı şekilde
söyleyip, ondan da mallarını aldı.
Sanki kalbinden vurulmuştu
Müslümanların Hayber’de mağlup olduğu
şeklindeki haber her tarafa yayılmıştı. Bu haber, müşriklerin sevinç
çığlıklarına vesile olurken, bu durumdan haberi olmayan Mekke’deki
Müslümanlar da, derin bir üzüntü içindeydiler.
Bu sırada, daha Medine’ye hicret etmemiş
bulunan Peygamberimizin amcası Hz. Abbas, sanki kalbinden vurulmuştu.
Ancak bu üzüntüsünü belli etmemeye çalışıyordu. Hz. Abbas, kölesi Ebu
Zübeyde’yi çağırıp dedi ki:
- Haccac’ı bul! Ona, Abbas, “Allah
aşkına, doğru söyle. Bu haberin aslı var mıdır? Senin bu haberin, Allahü
teâlânın Resulullaha ve Müslümanlara olan vaadine uymuyor” diyor,
de!
Hz. Haccac, Ebu Zübeyde’ye, gizlice, Hz.
Abbas’la kimsenin olmadığı bir yerde görüşüp, kendisine sevinçli bir
haber vereceğini bildirdi.
Hz. Abbas bu haberi alınca, çok sevindi.
Sanki dünyalar onun olmuştu. Elbette, Allahü teâlânın hayır vaatleri bir
bir zuhur edecekti. Hz. Abbas Ebu Zübeyde’yi alnından öptü ve onu azat
etti. Ayrıca on köle azat etmeyi de adadı.
Nihayet, Hz. Abbas ile Haccac tenha bir
yerde buluştular. Haccac, Hz. Abbas’a anlatacaklarını, üç gün geçmeden
kimseye söylememesini sıkıca tenbih etti. Sonra söyle konuştu:
- Resulullah efendimiz, Hayber’i
fethetti. Kendisine düşen hisseyi aldı. Sahabilere paylarını dağıttı.
Aradan üç gün geçtikten sonra, Hz. Abbas
Kabe’ye gitti ve tavafını yaptı. Müşrikler bu sırada Haccac’ın işini
konuşuyorlardı. Hz. Abbas’in böyle sakin sakin tavaf yapması
dikkatlerini çekmişti. Bu soğukkanlılık ve vakarının neden olduğunu
sordular. Hz. Abbas dedi ki:
- Allaha hamdolsun ki, sıhhatım
yerindedir. Size bildirebilirim ki, Muhammed aleyhisselam Hayber’i
fethetmiştir. Hayberdeki mallara ve her şeye el koymuştur. Hayber şimdi
Onun elindedir.
Mekkeliler dediler ki:
- Bu haberi sana kim getirdi?
- Size o haberi getirmiş olan Haccac
getirdi.
Kâbus gibi kaplamıştı
Bunun üzerine şoke olan Mekkeliler
meselenin hakikatini anlamış, aldandıklarını geç farketmişlerdi.
Müslümanların hüzünleri üzerlerinden kalkmış, aynı üzüntü, bu sefer
müşrikleri bir kâbus gibi kaplamıştı.
Hz. Haccac çok zengin idi. Servetini
Medine’ye getirdikten sonra, orada bir ev ve bir mescit yapmıştı. Hz.
Ömer’in hilafetinin ilk yıllarında vefat etmiştir.
Geri Dön |